İnsan onuruna yaraşan bir yaşam düzeyine ulaşabilmesi için, engelli ya da değil tüm bireylerin asgari bir eğitim ve öğrenim sahibi olması gereklidir. Bu nedenle eğitim hakkı günümüzde temel bir insan hakkı olarak kabul edilmekte, bu hakkın gerçekleşmesi açısından “sosyal devlet”e vurgu yapılmaktadır. Zira eğitim hakkının var olabilmesi ancak devletlerin pozitif eylemleri ile olanaklıdır. Gerçek anlamda sosyal devletler, eğitim ve öğretimi en başta gelen ödevleri arasında saymakta; tüm vatandaşların eşit imkânlar içinde, eğitim görmesini amaçlamaktadır. 

Ayrıca her birey gibi engelli bireylerin de, tüm diğer haklarını etkin olarak kullanabilmesi için hangi haklara sahip olduğunu ve bunları nasıl kullanabileceğini bilmesi gereklidir. Diğer yandan eğitim hakkından yoksun bulunmak, hem bireyin hem toplumun gelişmesini engelleyebilir hem de sosyal barışı ve sosyal adaleti zedeleyebilir. 

Eğitim, engelli bireylerin mümkün olduğunca bağımsızlaşmalarında ve toplumsal yaşamın tüm alanlarına katılabilecek düzeyde gelişimlerinin sağlanmasında da önemli bir role sahiptir. Yoksulluk, sosyal dışlanma, işsizlik ve çocuk işgücünün sömürüsü gibi birçok sosyal sorunun çözümünde en önemli araç olarak yine eğitim karşımıza çıkar.

 Tüm bu nedenlerle eğitim hakkı açısından eşitlik sağlanmalı, engelli ya da değil herkese ve hiçbir ayrım gözetmeksizin en üst kademedeki eğitime ulaşma hak ve imkânı tanınmalıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi başta olmak üzere birçok uluslararası belgede eğitimi bir hak olarak tanımlamakta ve tanımaktadır.

kaynak: Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, Ocak - Haziran 2014; (3 2 ): (57-85) Yrd. Doç. Dr.Yener Şişman